haftalık

 

anaokulundan her ay etkinlik bülteni yollanıyor..gidecekleri tiyatro,sinema,binicilik yerlere dair..bir de gün gün doğum günü olan arkadaşlarının kutlamaları...aslı ile buzdolabına yapıştırdığımız bu bülten ağlak zamanlarında kurtarıcı oluyor,bak bugün mustafanın bugün türkerin doğum günü diye dikkatini dağıtıyorum,ya da okula gitmek istemediği günlerde mum üfleyecek arkadaşın,belki sen de üflersin,iyi ki doğdun olacak diye gaza getiriyorum...işe yarıyor..ama çocuğun içinde ukde kaldı,ne zaman benim doğum günüm,benim pastam nerde...diye ardı arkası gelmeyen sorularla nisanı zor geçirdik..herkes de doğuracak ayı bulmuş..

gariban kızım temmuz 7 doğumuyla bütün doğum günlerini çekirdek aile olarak kutlamaya mahkum..okul tatili ve çevresinde kimse olmayacak..ha,ilerde,çok samimi arkadaşı olur,belki o gelir de geneli sessiz geçecek doğum günlerinin...iyi dost doğum gününde belli olur hesabı...


eli işe yatkın,ne yapsam ortak çıkıyo..hem de kirlenmesine kıyamadığım elbiseleriyle..kirletince de benim sesimi taklit edip bişey olmaz dimi anne diyor...bişey olmaz evet..olan benim sinirlere oluyor....

doğum günlerine fazla önem atfetmemek adına üç kişiyle kutlama,yada köyde bisküvili pudingli üzerin de köy çileğimizle kutlama daha samimi ve hoş geliyor..hediye vs.olmadan..kafamıza estiği gibi..ama kızcağız görüyor okuldan,hem de festival gibi...kutlu doğum ayı mübarek...cidden...en sonunda biz de aldık bi pasta üfledi gitti..ama sadece üfledi,insan bi lokma da yer değil mi..tek parça eve getirebildim ya o pastayı,insan bunun hatrına yer....ama non..bizim kız iyi sağlıklı ve fit olacak inş.çünkü abur cuburu bile yemiyo,o denli iştahsız maşallah..bi kacu (kaju) su var yağlı olsa da yediriyorum azcık yağlansın diye....bu konuda hiç bana çekmemeiş..küçükken çikolata gofret ne bulursam yer,sonra da annem görüp kızmasın diye emektar çekyatımın altına doldururdum...annem burayı temizlerken asıl fırtına da o zaman kopardı ama....

 mevsimi gelmedi diye ertelediğimiz dondurmayı da elalemden göre göre tattık,üzerine su içtik...onda tık yok ama benim boğaz fena şiş...faranjitin üzerine tuz biber oldu....

aslının ilk puseti...siirtte bulabildiğimiz en hoş puset buydu,ama kız büyüdükçe araba oldu mu 30 kilo,yerine baston puset aldık da kurtulduk...ikinci piyasaya çıkınca eski pusetin de kıymeti arttı...ikisini de atıveriyorum içine,biraz da kas gücüyle hoooop parktayız..yol da düz olunca aslının tın tın ayaklarını beklemem gereekmiyor...yusuf da pek keyifli..memnun halinden...

burası da dudullu..bizim fakiranenin civarı.....

reflüye benzer bi durumu ardı yusuf cemalin..sık sık fışkırtarak kusuyordu,çok şüjür o geçti şimdi de kendi kendini kusturuyor,bir kaç gr aldı ya,ağırlık çöktü üstüne paşazadenin....bir parmak boğaza takılacak öbür parmak da ayak arasına....

son modaya uyarak (acaba geçti de benim sonradan mı haberim oldu bilmiyorum ama oldum olası kaktüsseverim) edindiğimiz ,bizden başka evimizin yegane canlı türü.....radyasyon emici diyorlar ya ben de şöyle bir şey türettim aklımca..yani bu konu hakkında hiç bir şey okumadan...şimdi çöllerde malum ışık sıcaklık fazla,radyasyon da fazla...kaktüs de bu ortamın yegane ve nadide bitkisi..ona dayanabiliyorsa bizim elekt.bilumum aletlerin radyasyonunu da emer...bir de şööle bişi var,kendisi etkilenmez,etrafa bi faydası olmayabilir de....üff gece gece bi kaktüsün düşündürdüğüne bak yaa....
bu meret sık sık devriliyor kendi saksısında..ikea da bunun için de bi alet satıyolardı,almadım,neme lazım bir sürü finacnım var,kulbundan da tutarım,dikeninden de fal bakarım dedim....

mühim misafirlerimiz gelecek diye bi döktürdüm bi döktürdüm,anca şimdi toparlayabildim....kalıpta kek mi cup kek mi muffin mi birbirinden farklarını bilmiyorum işte...herkes üzerine alınsın..onlardan yaptım..normal kek tarifiyle için kayısı,incir,kuru erik ve damla çikolata ile 35 adet (gözüm doysun) çıktı....anında 5 tanesi benim midede...bi çekeyim de koyayım bloga seyreylesin alem beni dedim....amma uykusuzluktan sallanıyor oluşumdan galiba bütün fotolar kayık ve titrek çıktı..yemek bloglarının işi zor ya...hem dekor oluştur hem tema yap bi de asıl eksene yaptığını yerleştir...hiç bana göre değil..olmadığını da açıp bi daha yüzüne bakmadığım diğer blogumdan anlayabiliriz....neyse şöyle böyle çektim bişiler...eskiden fotoların bozukluğunu makineye verirdim,şimdi afilli bi mintaxım var (pentax) ama demek ki bende iş yokmuş...

imam ve cemaat gibi saf saf dizdim unları..sonra olmadı en fit ve gösterişlileri öne aldım...yönetmenlik yaptım basbayağı.....ve de lafı  çoooook uzattım farkındayım...uykusuzken çok konuşur çok gülerim ben...terazim bozulur benim...ona denk geldik şimdi......ay bi iyi haber vereyim de buraya baktıkça vayyyy çekerim kendime..alesten 90.7 alarak kıskanç arkadaşlarıma birer kapak yolladım buradan....sadece bir-iki denemeye baktım o da 99 yılına ait...aldığım soru bankasının üzerine ismimi bile yazamadan sınava girdim..amanın bi de ne göreyim sınav süresi sabit kalırken soru sayısı 160tan 200 e çıkmış...normal bi insan en son senenin sınavına bakar di mi ama..neyse işte,vakit yetmedi (klasik öğrenci bahanesi) fakat yapabildiklerim böyle puan getirdi...çocukları yaptım sıra kariyer de ha....

 

bu da uzaylı ekmeğimiz...bazen makineden fırlayacak kadar kabarıyor..uçuşa geçti diye takılıyorum kerataya...az üzmedi zamanında bizi,taştan hallice ekmekleriyle..şimdi çalışıyo allah için....

Deep not: makinemiz sinbo olup iki yıldan beri kullanılmaktadır..ucuz fekat yarayışlıdır..muadillerinden hastır,haççahtır...iş görür...tavsiye edilir..böcek çıkmama garantisi olan bir ekmek ....