Kayıtlar

B

  Bazen bulunmak istemiyorum. Sanırım ayda bir bu ruh haline giriyorum. İnziva isteği de diyebiliriz ya da görünmezlik pelerinine bürünüp etrafa görünmeden yaşamaya devam etmek. Sabaha iyi başlamıştım, neden böyle oldum gene, bilmiyorum. Kendimi sakinleştirmenin bir yolunu bulmalıyım. Her ay bu çözümsüzlüğü yaşamayı göze alamam…Sakin ol ve bir bardak çay iç Fatma… Çay iç ve eski fotoğraflara bak Fatma… Ne göreceksin, ne hissedeceksin bakalım… Özlem... Alışkanlıklar… Sevdiğim bazı işler… Türkçe kitap okumak, saatlerce bir kitaba dalıp zamanı unutmak, bardağımdaki çayın soğuması ve Jelibon’un kucağımda derin bir uykuya dalması. Balkonda ardı ardına sigara içip Candy Crash oynamak… Gerçi özlediğim şey sigara değil de o andaki rahatlığım ve gafilliğim… Bıkana kadar fotoğraf çekmek… Bir yaprağa, minik bir çiçeğe ya da çocuklarımın bir mimiğine odaklanmak ve gene zamanı unutmak… İstediğim anda hareket edebilmek ve deniz kıyısında ya da ormanda olabilmek… Mevsimlerin değişimini do

A

 Yorganın altına girip son ses müzik dinleyip ağlama yaşını çoktan geçtim. Evet, müzik dinleyip içine içine akabilirsin ama kalkıp çocukların için yemek yapmalısın, kalk!  Herşeyi geceye bırakmalı...Tüm kırgınlıkları, iç acıtan meseleleri gecenin kara koynuna yatırmak, bir daha uyandırmamak üzere.... Hasan Cihat Örter dinledim iki saat kadar. Sanki kocaman bir kıta büyüklüğünde acı yüklendim. İçim öyle acıyor ki, öyle üzgünüm ki, ne sebep ne de bahane bulamıyorum kendime. Sadece ağlamak istiyorum. Kabuğuma çekilmek, olabildiğim kadar küçülmek,  kendimi korumaya almak istiyorum. Acıyorum Allahım, tamamen acıyorum....  

Kuyu

Resim
  Yalnızlık tek kişilik ve asla kaybolmuyor, eksilmiyor, o hep orada, içimde. Kimsenin varlığı yalnızlığımı gidermiyor, sadece birazcık şeffaflaşıyor yalnızlığım. Herkes bir yerde kapısını kapatıyor ve ben şaşkın bir suratla bakıyorum kapanan kapıya. Halbuki az önce üzgünüm demiştim, nasıl olduğumu sor istemiştim. İfade edecek kelimelerim ve dilim yok, bunu başka bir dille anlatmak mümkün değil ama nasılsın, ne oldu denilmesi bile yumuşatacaktı beni. Kimse okusun istemiyorum yazdıklarımı. Bir kuyum olsun istiyorum, içine içine bağırayım, ağlayayım, kendi sesimin yankısı teselli etsin beni. Gözyaşlarımla besleyeyeyim onu, yansımamı göreyim onda. Keşke bir çığlık gibi kopabilsem kendimden. Bitse keşke herşey.  

İLK İZLENİMLER 3 (KASIM 2021)

Resim
  Merhaba PC günlük… Önümde iki ekran, birinde "İkinci Bahar"  dizisi ve diğerinde sen… Elimin altında karton bardakta sallama çay. Demleme çay içmeyeli kaç gün oldu biliyor musun. İlginç olan ise eksikliğini fazla hissetmemem. Sanki hep öyleymiş gibi… İçerden göçebe olunca insan, yabancılık çekmiyorum sanırım. İkinci bahar dizisini seyretmemiştim zamanında. Yayınlanmaya başladığında ben üniversite birinci sınıfmışım. O yıllarda ne televizyon ne de radyo ile ilgilenmemiştim. Seyredecek vakit de imkan da yoktu. Şimdi ise somura somura izliyorum. O yılların İstanbul’unu çok seviyorum, dolaştığım sokaklar, bindiğim otobüsler… Öyle özlenesi… Geçen gün yani buraya yazamadığım günlerin birinde pencerenin altındaki duvarda her baktığımda neden ? diye sorguladığım lekeleri sildim. Aslında çok da kalıcı lekeler değillermiş. Süngerle biraz sürtünce hemencecik çıktı. Sonrası ise güzel bir hoşluk… Bana öğrettiği ne oldu dersen birincisi hayatımda çirkinliklere pisliklere yer vermek

İLK İZLENİMLER 2 (KASIM 2021)

  İkinci günden merhaba. Otel tanıdık, etrafında gezilecek yerleri ve restoranları önceden incelemiştim çünkü bir haftalık rezervasyon yapmıştım buraya. Karantina için ayarlanan otelin burası olduğunu öğrenince kaderden kaçılmayacağını da görmüş olduk. Komik bir denk gelme benim için. İlk anda pisliği anlaşılmayan daha doğrusu Covid sebepli kalacağımız için her yer temizdir diye düşündük. Ama banyo ve tuvaletteki ağır sigara kokusu, duvarlardaki kahve kaynaklı olmasını umduğum lekeler, şiltelerin kılıfındaki kurumuş sümükler ve dahi birçok biyolojik kalıntı huylandırdı beni. Daha oturmadan temizliğe giriştik. İmkânlar elverdiğince temizleyip yerleştik. Ki her gün toz alıp yerleri paspaslıyoruz, ona rağmen içim rahat etmiyor. Yıllardır görmediğim hamamböceklerini bile burada görmüş oldum. Sabah kalktığımda duvardaki bazı kalıntıları sürte sürte temizlememek için kendimi tutuyorum. Şikâyet etme hakkım yok, buna sahip değiliz. Otelde her hangi bir zamanda kalan bir misafir de değiliz.   M

İLK İZLENİMLER (KASIM 2021)

Resim
  Geç uyanmak mümkün değil. Gözlerimi açınca mavi gökyüzünü görüyorum, gökyüzüne bakarak buranın Stuttgart olduğunu anlamak mümkün değil ama benim yüzüm kesinlikle Türkiye’de olmadığımı kanıtlar. Otel, tren garına yakın olduğundan her dakika geçen bir treni görebiliyorum, görmesem de tren sesi geliyor. Ambulans sirenleri, tren tıkırtısı farklı, yabancı. Daha on gün önce Öyküm’le Frig vadisinde bir köy evinin bahçesinde muhteşem lezzette gözlemeler yiyip çaylarımızı yerken bu anı hayal edip konuşuyordum. Nasıl olacak, olacak mı, yapabilecek miyiz derken geldik bile. Dün bir dizide “hayal kurmak mı yapmak mı daha kolay” minvalinde bir diyalog vardı. İkisi de çok zor, evet yapmak sanki bir tık daha acı veriyor. Benim açımdan öyleydi. Hep konuştuğumu yaşarken, geride bıraktıklarımdan ayrılmak acıydı, bıraktıklarım bilinçaltına ittiğim bazı duygulardı galiba. Çünkü yaşayana kadar varlıklarından haberdar değildim. Oteldeyiz beş gündür, demiryoluna ve pazar günü inlerin cinlerin top oynadığ

SÜRGÜNÜN İKİNCİ YARISI

Resim
  Uzun saatler boyunca ve ara vermeksizin kitap okumayı özledim. Derin derin soluklanmak için balkona çıkmayı ve sokaktan geçenleri amaçsızca izlemeyi de... Jelibon' u kucağıma alıp birlikte koltukta mayışmalarımızı, nefeslerimizin birbirine karışmasını, mırlamalarından mutluluk duymayı da...Kitapçıları gezmeyi, İstanbul kaçamaklarımı ve Zühal'le ölümüne aksırıncaya tıksırıncaya kadar yemelerimizi, manzaraya karşı veya değil hiç fark etmez sigara tüttürmeyi, kaç milyonluk İstanbul'da bizi bir daha kim görecek deyip saçmalamalarımızı.. Yaşlı insanlar gibi eski anılarımda seyahat ediyorum, annem her gece rüyasında çoktan ölmüş insanlarla vakit geçiriyordu, ben rüya bile değil, gündüz gözüyle geziniyorum. "Beyin göçü" kavramını bir öğrencim " bedeni bir yerdeyken aklın başka yerde olması" olarak açıklamıştı da gülmekten çocuğa bir şey diyememiştim. Hakikaten doğruymuş...Öyle anlar oluyor ki ikiye bölündüğümü ve en önemli ve en ağır yanımın İstanbul'da,

Yeniden Başlayabilmek

 Çok iyi bir öğretmendim, öğreticiydim, çünkü öğrettiklerimle yeniden öğrenmeyi de çok seviyordum. Amacım severek hevesle öğretmek, gönülden gönüle bir köprü kurabilmekti. Bitirdiler. Sistemden daha çok kendimi sorguluyorum hangi davranışım sebep oldu buna, davranışım yanlış mıydı gerçekten, dışardan bakıldığında neye göre yanlıştım, nasıldım... Çözemiyorum, çözemediğim için de hala kurcalıyorum, iyileşip atlatamıyorum bu eşiği. Bu travma ilişkisini bitiremediğim için yeni bir başlangıç için güç bulamıyorum kendimde. Adım attım sayılır, Hukuk okumaya başladım ama hala adapte olamadım, sorulara cevap yok, aksine daha da artmakta...Daha önceki kırılmalar enerjimi öyle harcamış ki yeni bir meslek edinmek için heves kalmadı. Bunun da başına bir şey gelir mi, nasıl adım atmalıyım, halbuki daha önce de dikkatliydim, adil ve dürüst olmaya çalışıyordum, acaba şimdi daha farklı mı davranmalıyım...Ne dini ne hukuki ne de ahlaki referanslar bana ümit vermiyor, motive etmiyor...Hepsinin eğrilebild

Değişiklikler

 Kendime yeni rutinler oluşturma çabalarındayım. Birkaç gündür çocuklardan erken kalkıp spor yapmaya başladım. Normalde sporu ikindi vakti çocuklar sokakta oynarken yapardım ama bunun için herşeyi ayarlamam gerekiyor,bu da ayrı bir stres.. Sabahları ise tek endişem olabildiğince sessiz olmak. Kahvemi iç,yorum,kocaman bir bardak su da sporuma eşlikçi. Çocuklar kalkınca da kahvaltı hazırlamaya girişiyorum. Eskisinden daha sakin ve enerjiğim sanki.  Sigarayı bıraktım. İki haftadan fazla oldu içmeyeli. Çok sıkılmıştım içmekten. Artık keyif vermiyordu, sıkıcı bir alışkanlığa dönüşmüştü. Belki başından beri keyif vermiyordu ama ben farkında değildim. Ama bitti sonuç itibariyle. İlginç olan şu ki bir sürü sigara bırakma hikayesi dinledim hepsinde içme isteği fazlasıyla hissedilen. Benim içimden hiç gelmedi içmek. Hatta eşimin sigara kokusu midemi bulandırır hale geldi. Balkonda içilse bile sanki benim boğazıma doluyor kokusu. Öyle rahatsız ediyor beni. Bu deneyim de bana kendi özgürlüğümün ar