Kayıtlar

Aralık, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
Tüm insanlarla ortak noktamız yalnızlığımız..bana bu yazıyı yazdıran,sesimin yankılanmasına duyduğum ihtiyaç hepsi bundandır…bazen olur ki mutfak camından bağırasım gelir,diyaframımdaki kasvetli tüm havayı ve kalbime çöken o karabasanı bir nefeste atıvermek için…bazen telefona gider elim,yakın olabildiklerimi ararım,gidebilirsem ben giderim yanlarına,gidemeyeceksem de onları çağırırım,ama o da kafi değil..çünkü öyle biri olmalı ki senin yalnızlığını senden önce hissedip yanında belirivermeli…burada ondan da yoksunum… Asıl itibariyle severim yalnızlığı,tek başına film izlemeyi,hele bir şeyler okurken kesinlikle dikkatim bölünmemeli…ama arada bir özleyeyim yalnız geçirdiğim saatleri…bugün cbs kursundan erken bıraktılar,2 saatim vardı bana ait…ama ne yapacağımı bilemeden,kime yanacağımı bilemeden geçti…sürtüp durdum sokaklarda..ne kadar varoş değil mi halim..ne bir kafeye gidip kahve+kitap sıradanlığını yapacak ne de güneşin parlak ışıklarını içimde hissedip paylaşacak keyif vardı… Eve

benim ülkem benim dünyam

Resim
Waris Dirie'nin Benim Ülkem kitabını okuyorum.Bitmesine az kaldı..Yıllar önce Çöl Çiçeği adındaki romanını okumuştum,beğenmiştim..Bir ülkeyi gezmişçesine tanıtan kitapları okumayı çok seviyorum..Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş'in bana Afganistan'ı,Kabil'i oralara gitmeyi isteyecek kadar sevdirmesi gibi,bu yazarın kitapları da Somali'yi ve çölü sevdirdi bana... Bir deve çobanı olarak göçebe hayat sürdürdükleri çölde geçiyor çocukluğu..Günümüzün modern hayat gözlükleriyle bakarsak,psikolojik açıdan dehşet bir çocuklukyaşamış kadın..Ruhen çok büyük travmalar yaşadığı düşünülürse,o eski yıllarını geçirdiği yere hiç dönmemesi gerekirdi.Ama o dönüyor..Babasının gözlerine yeniden bakabilmek için..İsyankar,inatçı o kız çocuğunun,kendi ayakları üzerinde durabildiğini,hayatın çarkına yenik düşmediğini gösterebilmek için...Bir de her şeye rağmen o yıllarda çok mutlu olduğunu düşündüğü için...Anne babasını,kardeşlerini,kuzenlerini tüm akrabalarını görüyor,babasını t

hava aldım geldim...

Resim
   bir haftadır planlarını kurup bozmakla uğraştığım şeb-i arus gösterisi için ayarladım salı günümü...ama yağan yamurlar planımın üstünde bir plan daha olduğunu hatırlattı bana..vazgeçtim..çünkü aslıyı da götürmek istiyordum Üsküdar'a..Hem Kız Kulesi'ni çok seviyor,hem de denizi...bir de semazenleri görse mest olur diye düşünnüştüm...hatta  sabah ona evde kalmasını teklif ettim,aldırış etmedi,okuluma gidicem dedi..ben de tek kaldım böylece...2 yıldır görüşemediğim arkadaşımı aradım geliyorum dedim..acıbadem e ancak 1.5 saatte vardıktan sonra dost muhabbetine vasıl oldum...ben oraya gelirken hala yağıyordu yağmur...akşama gitme ihtimalim sıfırlanmıştı..ama saat 3 ten sonra hava açıldı,ılıdı,pişman oldum aslıyı ikna edemediğime...tek başıma inerim deyip rotayı üsküdara kırdım.. akşam namazını kıldım,ezanla birlikte camii bahçesindeki ağaçlar ve üzerinde yaprak misali üşüşen kuşlar film sahnesi gibiydi...onları çekeyim derken bayağı bi uğur aldım pislemelerinden..ağaçlarda tek tü

s.s.s.

bir haftada tam iki akşam serbest ve tek kişilik zamanlarım oldu mustafa sağolsun...sırt çantasız pusetsiz ve iki çocuksuz akşamların tadı doyumsuz,bir kaç saatliğine de olsa....bu akşam kırtasiyeye diye çıkıp taa karşılara mecidiyeköy-şişli hattına uzandım...boğazdan geçiş harikaydı,her ne kadar ayakta da kalsam...zaten çocuklarla tek koltukta 3 kişi gitmekten ayakta tek kalmak büyük lüks son bir senedir...merak ettiğim bi mesele var..otobüslerde çocukları tek koltuğa oturtan yanına da serbestçe kurulan ebeveynler vardır ya..genelde kalabalık olunca ayaktakiler homurdanır,kucağına neden almadıkları sorgulanır...ben de onlardan biri olurum,ya ebeveyn ya da ayaktaki kişi olarak..arkadaşım serpil,bu olaya başka bir açıdan bakmamı sağladı,yol boyunca da onu düşündüm durdum...meraktayım hala... sss : çocuğu bir birey olarak düşünürüz ya hep,bize çocuk eğitiminde öğretilen aşılanmak istenendir hep...peki neden sürekli kucakta kalması   gerekir...hele de yaşlı birine yer vermesi gerektiğ