Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Rutinler

Erik dalı ile aramıza çelik iskeleler girdi üç haftadır. Binaya yalıtım yapılıyor nihayet ve bu da bu süre zarfında balkon ve pencerelerin kullanımını kısıtlıyor. Normalde tüle perdeye açık mı kapalı mı diye pek dikkat etmem, tenha bir sokaktayız, yakınımızda bir bina da yok bizi görecek. Ama yalıtım işi bitene dek hücrede ve sürekli gözetleniyormuşuz gibi hissettim. Alla var, işçiler çok işinin ehli insanlardı, hiç bir kere bile camdan içeri kaçak bir bakışa rastlamadım, hatta tülün gerisinden takip ediyorum acaba cama doğru bakacaklar mı diye ama hayır bir kere bile göz atmadılar içeriye. Bugün itibariyle iskeleler söküldü, eve güneş doğdu, erik yeşilliği doldu resmen. Tekrardan içime okuma isteği geldi ki cidden hiç okuyamadım üç haftadır. Şimdi de bu saatte harıl harıl e-kitap arıyorum kendime. Gönül ister ki kitapçıdan ağır ağır bakınarak hatta içine dalacak kadar okuyarak alayım kitabı ama böyle bir imkan ve ortam yok. İnternetten almak başlı başına bir riziko ayrıca hesabımı da

Erik Dalı

Resim
Umudum oldu bu erik ağacı…Hayata her kuruduğum anda yeniden başka bir zamanda çiçeklenerek başlanabileceğinin bir ispatı iki bahardır.Geçen sene düşünmeden, keyifle yediğim erikler, nasıl soğuktan, rüzgardan çıkmıştı, aklıma bile gelmezdi…Şimdi yağmurlu bir Mart gününde, damlalarla çiçekler kristalize olmuş gibi parıldıyorlar. Kışın balkonda sigara molaları verirken, incir ağacından emirle bir bir düşen damlacıkları seyrederken, bu sene erik dallarını an be an takip ediyorum,çocuklar da görsün diye anlatıyorum.Kitap okumalarımı mahsustan tam da güneş ışıklarının erik cephesinden süzüldüğü öğle sonralarına denk getiriyorum. Işıktan kamaşan ve kitap okumaktan kapanan gözlerim beni kısa da olsa tatlı bir uykuya daldırıyor. Sırf o zevki tadabilmek için pusu kuruyorum kendime, en ağır ve en uzun cümleli İhsan Oktay Anar romanlarıyla. Kitapları zaten ayrı bir alem, ayrı bir kelime cümbüşü olan bu yazarın yazdıklarıyla insan ayık bile olsa düşte sanıyor kendisini, hele bu ışık

Kamp Ya Da Kısa Süreli Göçebe Hayatı

Resim
Yazı hazırlamak zor iş..Onca fotoğraf deryasından ayıklama, sıralama derken bayağı zaman geçiyor. Harddiskler sürekli arıza verip de içindeki fotoğraflar ulaşılamaz olunca buraya yazmak ve eklemek daha kalıcı sanki. Bu yaz birkaç senedir denemek istediğimiz şeyi yaptık, çadır kampı şeklinde 10 gün geçirdik. Önce Balıkesir Erdek daha sonra Çanakkale ve kapanışı da yine Balıkesir’in Ege sahilinde Edremit rotamız oldu. Hiçbir şey önceden planlı değildi, yer ayırtmadık, boş olan kamp yerine kapağı attık, çadırı kurduk. Tamam olan tek şey benim ayrıntı konusunda uzmanlaşmış beynim sayesinde tam tekmil dolu bagajımızdı. Yorgana varana dek almıştık. Çünkü şişme yatak alamamıştık. Malum 6 kişilik aile olunca yetişmek zor oluyor. İlk turda bu rotayı bizbize, ikinci seferde ise kardeşimi de alıp birlikte tamamladık. Kamp şimdi bakınca özlem duyulacak bir tecrübe. Ama o anlarda hangi akılla geldik dediğim zamanlar da oldu. Çünkü aileyle beraber bütün işler de peşimden geldi. Yemek ha