Az Laf Çok Foto 3

 
Nisan ve mayıs ayları bol gezintili,koşuşturmalı ve haliyle yorucu geçti.Üzerine benim bir de bahar alerjim eklenince göz kapaklarımı kaldırabildiğim ve burnumu kuru tutabildiğim anlarda bol bol fotoğraf çektim...Geriye dönüp de bakınca bu kente gelmekle yapabileceğimin en iyisini yaptığıma sevindim.Yeşili,toprağı,taşı yakından görmeyeli,baharın gelişini gözlemeyeli ne çok zaman geçmiş...
 
 
 
 
Her sabah kahvaltısını zorla veya güzellikle yaptırabildiysem seke seke okul yoluna düşüyoruz.Yeni çiçek veren,yaprakları filizlenen ağaçlarımızın isimlerini tekrarlayarak hem de...
 

 
Burda sıcak geçen bir günün ardından bolca yağmur geliveriyor.Nemle birlikte salyangozlar sürü halinde kaldırımları işgal ediyor.Bazen solucanlar,bazen rengarenk böcekler...Hepsine merhaba diyor Aslı...



Gelincikler açmış yol boyunca,her canlının yaşamaya hakkı var diyoruz ya hep Aslı'ya,kıyamıyor koparmaya,ben aklına giriyorum,bir kaç tanesini öğretmenine götürüyor,ben de okuldaki kalın ciltli ansiklopediler arasında kurutuyorum...


 
İlk açan gelincikler öyle kan kırmızı değiller,aynen göründüğü gibi,soluk ve sanki Monet'nin tablolarındaki çiçekler gibi otların arasından renk veriyorlar.





 
Nisanın sonunda öğrencilerle bitki toplamaya gittik,yakındaki köylerden birine.Sakini az olan,terkedilmiş görüntüsü veren bir köydü Hasanşeyh köyü.



Öğlen sıcağında fotoğraflar güzel çıkmadı ama,olabildiğince çekmeye çalıştım...İsimlerini öğrenmeye daha fırsat olmadı...Aklımdaki projelerden biri de yaşadığım yerlerdeki doğal bitki örtüsünün özellikle yöreye özgü olanları fotoğraflayıp sonra da resimlerini kendimce çizmek,bir kitapçık oluşturmak...Bilmiyorum,ilerde yüksek lisansıma konu da olabilir bu fikir...İnşallah...




 
 

 
 
 
Gittiğimiz yer yaylaydı ve küçük bir gölet görünce mal bulmuş mağribi gibi sevindim...Ama fazla yaklaşamadık yakınlarına çünkü bataklık gibi dibe batıyordu...Aslı hafif olduğundan benden şanslıydı,kıyısına varabildi göletin...



 
Köydeki bir teyze bizi öğrencilerle birlikte bahçesinde misafir etti,çay demledi ki onca tırmanıştan sonra çaysamıştım adeta...

 
 
Ağaç içindeki çeşmeye Aslı bayıldı,canı sıkıldıkça elini yüzünü yıkadı...




 
Aklıma,bu evleri restore edip içinde otursam fikrini düşüren evler....Hepsi boş ve yıllanmış bu evler,kimbilir ne anılar ne insanlar barındırdı.



 
Öğrenciler için öğretmenin çocuğuyla ilgilenmek bir kademe atlattırır sanki,benim öğrenciliğimde öyleydi en azından...Aslı hint kumaşı gibi kucaktan kucağa gezdi...En çok o eğlendi bu gezide...

 
 

 
 

 
 

 
 

 
 

 
Bu oturakta tam da bu saatlerde hoşsohbet bir dostla konuşmasak da otursak,demli çayımızı gün batımıyla tatlandırsak...

 
 




 
Ve bizim köy...Geziden bir hafta sonra da köyümüze gittik...Baharı ilk defa görüşüm bu topraklarda...Sanki ilk senem bu hayatta....Öyle açılıverdim,hayran oldum,taşlara baktıkça gözlerim doldu....

 
 

 
Renkler,ışıklar,koşuşturan canlılar...Baharı içecek kadar sevdim,serin ve tatlı bir suydu,baktıkça kandım....

 
Bahar yeni doğumlar,çoğalma demek buralarda...Oğlaklar,buzağılar....

 
 

 
 
Şehirde uçan kuştan sakındığım çocuklar dağda sereserpe dolaştılar...Düşmüş,kalkmış,pire ısırmış,arı sokmuş,böcek çıkmış,hele ki açmış tokmuş hiç umrumda olmadı..Öyle doğal bir rutin var ki,acıkan yiyor,uykusu gelen halı üzerinde gelişigüzel seriliyor...

 
Bu da bizim çiçek kızımız...


Bunlar da Bulut ve oğlu Polat...




 
Altın yumurtlayan altın kızlarımız bunlar...İki haftada bir annemler biriken yumurtaları yolluyorlar bize..

 
 

 
 

 
Dağ delisi olacak bu çocuklar da...Hava açıksa illa dağa çıkalım anne diye başımın etini yiyor Aslı,Yusuf ise "büssürü daa vaa" diyerek hayranlığını ifade ediyor...


 
Benim genlerimde de az keçilik yoktur,çiğ çiğ içerdim keçi sütünü,Aslı'ya da geçmiş belli...
 

 
Tırmandık biz de....

 
 

 
Yetmedi daha da tırmanmak istediler....





 
 
 

 
 

 
Küçük derenin çağıltısı derin düşüncelere sevketti çocukları...Sık sık gelip oturdular dere kenarına..

 
 

 
 

 
Suyla oynarken kendilerinden geçtiler...

 
Gene düşünceler,düşünceler....

 
 

 
 

 
 
 

 
 

 

 

 
Bu toprağın çocukları....

 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yazacak çok yazı anlatacak ne çok şey var...Kısmet,inşallah....

Yorumlar

Deli Anne dedi ki…
ne iyi geldi bu post, ne iyi.. keşke sık yazsan.. bir de senin öğrencilerden bir farkın yok be Fatmam maşallah... bir de çocuklara maşallah:)
Mirayın annesi dedi ki…
nekadar şanslısınız bu güzelim doğanın içinde büyütüyorsunuz çocuklarınızı..evlere..çiçeklere bayıldım burası nere?sevgiler..
bolkepce dedi ki…
Neresiydi bu köy?
Çocuklar için nasıl bir nimet; açık hava, yeşillik, toprak, su. Araba gürültüsü ve korkusu olmadan, ellerini bırakarak hürce dolaşmaları ne güzel.
Şehir hayatına alışkın bir insan olarak hep sıkılacağımı düşünürüm böyle bi yerde, öte yandan isterim de. Ama olsun sıkılayım çocuk için, diyorum hemen sonra. Dışarı çıkabilir miyim diye sorduğunda, insanlardan gelebilecek zararları, arabaların hızını düşüneceğime, hadi bahçede oyna derdim. Mutlu oldum yazınca bile :) İyisi mi bu hayali kurmaya devam edeyim :)
Güzel fotoğraflar, güzel çağrışımlar bıraktı.
pinus dedi ki…
müminem,inan yazmayı ne çok istersem o kadar daralıyorum,zaman ayıramıyorum..oysa ki iç dökecek de çok şey var..o yüzden kendimi ve de okuyanları da mutlu edebilecekleri seçip yazmaya çalışıyorum...

nihayet 60 altına indim,dikkatini çekmiş ne güzel :))
pinus dedi ki…
gülhan;o kadar da doğa içinde değiliz ama doğaya 10-15 dk uzaktayız...bu bile güzel..asıl köy evi bulup orda oturmak istiyorum nasipse inşallah...burası Giresun'un ilçeleri,Şebinkarahisar'da oturuyoruz,ailem de Alucra'da...
pinus dedi ki…
bolkepçe;ben canım İstanbul'dan sırf bu sebeple ayrıldım,çocuklar sakin bir ortamda büyüsünler diye...
Bir de yeşil renk sıkmıyormuş onu anladım,baktıkça insanın içi genişliyor,arkadaş ortamlarından uzağız ama zaten şehir hayatında da arkadaş görüşmeleri de oldukça kısır...

kısmet olur inşallah bu hayatı denemek..yaşamak lazım...
hüznün tadı dedi ki…
Ne güzel yerler. Ve çocuklar ne mutlu. Hep böyle olsun.
Merve Safa Likoğlu dedi ki…
Iyi ki yorum yazdın hocanne ye.
Iyi ki oradan buraya yürüdüm....
Gercekten benim de içimi açtı bu post.
Tercihlerimi bir daha gozden gecirmeliyim. ...
Ayşe'nin Kozası dedi ki…
Ahh şimdi şu saatte ne güzel geldi
Aslıcığın duru güzelliği gibi bu doğa...terkedilmiş köy evleri...
bende çok isterim, terkedilmiş köy evlerini restore edip işletmecilik yapalım ne dersin,kimse gelmesede
biz o ağaçtan banka oturur çaysayarak sohbet ederek müşteri hayali kurarız:)Çok güzel fotoğraf çekiyorsun elinde bunca malzeme varken ne olur bol bol yaz...
seyabb dedi ki…
Harika resimler...Çocuklar zaten harika Maşallah
Unknown dedi ki…
Ne güzel manzaralardı bayıldım o pıtırcıklarıda yerim ben ya ne şekerler maşallah keşke bizimde bi köyümüz olsada gitsem

Bu blogdaki popüler yayınlar

B

Yeniden Başlayabilmek

evli evine,köylü köyüne...