Koltuk Acısı
Havanın kapalı olmasına bakmadan çocukların hepsini babalarıyla denize yolladım. Tüm hıncımı alsın diye kendimi temizliğe verdim, enerjim tükensin de düşünmeye harcayacak bir şey kalmasın diye. Silme suyu hazırda, kırık kollu makineyi peşimden sürükleyerek süpürüyorum yerleri. Zemin parke değil evde, adını şimdi hatırlamadığım kalın muşamba var, o yüzden tek kolumla itip altını sildiğim koltuklar şimdi beton gibi ağır. Herkül gibi güçlü sanıp kendimi bi kuvvet yüklendim koltuğa ve kaldırdım ama gidip ayağımın üstüne koymasaydım iyiydi. Tutamadığım bi çığlık çıktı ağzımdan. Ve gözlerimden dökülenler. Çöktüm yere hazır ıslanmışken gözlerim ağlayamayıp içime akanları da dökmek istedim. Bıraktım kendimi ki rahat rahat aksın, yumruk yemişim gibi mideme inenleri hazmedeyim. Keşke her canım acıdığında serbestçe utanmadan saklanmadan ağlayabilsem. Yenilenleri sindirmeye yardım eden enzimler gibi, kalp burukluklarını da gözyaşı sindiriyor. Neyse ben hazır evde tek kalabilmiş ve ağl...