Kamp Ya Da Kısa Süreli Göçebe Hayatı
Yazı hazırlamak
zor iş..Onca fotoğraf deryasından ayıklama, sıralama derken bayağı zaman
geçiyor. Harddiskler sürekli arıza verip de içindeki fotoğraflar ulaşılamaz
olunca buraya yazmak ve eklemek daha kalıcı sanki.
Bu yaz
birkaç senedir denemek istediğimiz şeyi yaptık, çadır kampı şeklinde 10 gün
geçirdik. Önce Balıkesir Erdek daha sonra Çanakkale ve kapanışı da yine
Balıkesir’in Ege sahilinde Edremit rotamız oldu. Hiçbir şey önceden planlı
değildi, yer ayırtmadık, boş olan kamp yerine kapağı attık, çadırı kurduk.
Tamam olan tek şey benim ayrıntı konusunda uzmanlaşmış beynim sayesinde tam
tekmil dolu bagajımızdı. Yorgana varana dek almıştık. Çünkü şişme yatak
alamamıştık. Malum 6 kişilik aile olunca yetişmek zor oluyor. İlk turda bu
rotayı bizbize, ikinci seferde ise kardeşimi de alıp birlikte tamamladık.
Kamp şimdi
bakınca özlem duyulacak bir tecrübe. Ama o anlarda hangi akılla geldik dediğim
zamanlar da oldu. Çünkü aileyle beraber bütün işler de peşimden geldi. Yemek
hazırlamak, bulaşık-çamaşır yıkamak, çocukların uyku düzeni felan mecburen bir
organizasyon gerektiriyor. Ve minimum elektronik alet kullanımı da olunca işler
ellerimden öpüyor. Sırayla pişecek şeyler oluyor, önce miniklerin kahvaltısı
hazırlanacak, sonra çay demlenecek, çorba pişmişse pilav ondan yarım saat sonra
hazır olacak gibi. Çünkü bir tane tüp var elimizde. Ütüsüz giyinmek, her gün
havlu-mayo yıkayıp kurutmak, sabah tüm çadırı ve çarşafları kumdan topraktan
iğde yapraklarından arındırmak için silkelemek rutinimiz oldu. Ama bol bol
gezmek saate bakmamak, kimsenin bakışına takmamak, en güzeli de bir bagaj
eşyayla hatta biraz elesem daha da azıyla yaşam sürebilmek mümkünmüş bunu
anlamaktı.
Sabah
kimseler uyanmadan sahile inip minik dalgaların seslerini dinlemek, kayıkların
sallanışıyla sigaramı tüttürmek, hatta içten içe bir şarkı terennüm etmek, yada
akşam güneşiyle buz gibi suda yüzmek ( az buçuk yüzmeyi de öğrendim ama
ayaklarımın yere değmediğini anladığımda acaip panik oluyorum. Sınırını
bilmediğim şeyler beni korkutuyor, yükseklik gibi derinlik korkusu var
sanırım), ya da yağmur damlalarıyla ıslanarak denize girmek ilk defa yaşadığım
şeylerdi. Akşam çocukları uyutunca masaya oturup çay içmek, zihnimi gerecek
okumalardan uzak durarak laylaylom şeylere göz atmak gerçekten terapi gibi
geliyordu.
Ve minumuma
alışmak ne harika bir şeymiş. Üç kat kıyafetle geçirdim tüm yazı, sadece kampta
alıştığım şekilde olabiliyormuş yani. En ekşi dondurmayı bulmak adına her
dondurmacıdan top top limon vişne ahududu yemek, Çanakkale’nin fırınlanmış
peynir helvasından tatmak hatta bu uğurda dönüş yolunu 200 km uzatmak pahasına
tekrar Çanakkale’ye dönmek…
Deniz ve
güneşe bu kadar maruz kalmanın getirisi marsık gibi bir surat oldu bende. Gene
çocuklar dengeli bronzlaştı ama ben ben…Her neyse. Giymem dediğim haşemayı da sırf çocuklara
denizde mukayyet olmak pahasına edindim. Ama iyi ki de giymişim yoksa benim
denizle ilişkim manda yavruları gibi debelenmekten ibaret kalacaktı. Şimdi en
azından iskeleden bir diğerine yüzebiliyorum. Aslı iyice pekiştirdi yüzmeyi,
iskeleden en derin noktalara atlıyor, dalıyor, uzun uzun yüzebiliyor…Yusuf
kumlarla haşır neşir oldu, simitle gidebiliyor…Ali ve Ömer ise tam su kuşu olup
çıktılar. Tüm günü su içinde geçirecek kıvamda hayranlar denize. Kış bile olsa
adamlar suya atlamaya çalışıyorlar Kandıra’da.
Kamp
alanlarımızı da ekleyeyim Erdek’te kaldığımız Erdek Camping idi, çam ağaçları
altında olanakların yeteri derecede olduğu bir yerdi ancak denizde çok fazla ot
vardı..Çanakkale Mola Camping ise dört dörtlük idi bize göre ancak boğaz kıyısı
olması hasebiyle dalgalıydı, ikizler denize giremedi pek, orda çadırımız da
iğde ağacı altında çok güzel bir konumdaydı. Biz çok memnun kaldık. Son kamp
alanı ise Antandros Camping idi. Burası da zeytin ağaçları altında, denizi
berrak dibi iri çakıl olan bir yerdi. Tek kötü yanı otoban kenarında olduğu
için gece gürültülü olması ve şişleyen sivrisineklerdi. Ama sırf denizi için
gelip kalacağımız bir yer oldu bizim için. Temizlik derseniz belki bir çok kişi
beğenmez ama ben çok umursamıyorum. Fazla temas etmeden kendi kendimize
hallediyoruz çoğu şeyi.
Kafam
dağıldı şimdilik yazacaklarım bu kadar olsun..İnşallah diğer yaz hikayelerini
de ekleyebilirim buraya…
Yorumlar