Kedi Şansı

             Herhalde bu hafta sonunun en uykusuz insanı olarak huzurlarınızdayım.2.sezonun son bölümünü seyretmek için dar zamanımı harcamayayım ve ders çalışayım diye kalktım yataktan.Bugün iyi geçen sınavların da etkisiyle bir coşkunum ki sormayın...Çarşamba gecesinden başlayan final döneminin az uykulu bol kahveli anlarını yaşıyorum.Hele bir kahve kupası mı desem büyük boy cezve mi desem birşey aldım ki içine sıcak suyu boşaltıp kahveyi eklemek kuyuya taş atmak gibi..İçerken de ayrı bir heyecan,acaba o kaynar ve acı sıvı ne zaman buluşacak da yakacak dudaklarımı diye...En az 800 ml alır,bahse varım...Sabaha dek yolu var bu kahvenin,uyku isteyen bünyeyi kandırmak ve canlandırmak için elzemdi böyle bir kupa..(şimdilerde mug diyorlar da ben sevmedim o kelimeyi)

              Neyse ,gelelim başlığımızın anlam ve önemine.Ben Afyon'a Ankara aktarmalı geliyorum ya,gelmişken de o kuru soğuklu bol sisli,göğü göremeden geçip gittiğim Ankara'da eski tanıdıklara uğrarım bir gece,sadece o kadar,başka bir hareket mümkün değil bana,orda gezmek içimden gelmiyor vallahi...Benim taa ortasondan öğretmenimle buluştum,havadan sudan konuştuk felan,bana "sen kedi gibi dört ayak üstüne düşüyorsun hep" dedi...Şanslı olduğumu kastederek..Evet sözü evirip çevirmeye gerek yok,kedileri çok severim,en sevdiğimdir hatta,hem şanslı olmak hem de sevdiğim bir şeyle müsemma kılınmak hoşuma da gidiyor..Da, dün gece ve bugün yaşadığım sınav stresi,kendime ettiğim küfürler ile şuanki halim delicesine zıt olunca tekrar düşündüm  " kedi şansımı"..Hem de öyle böyle değil...Oldukça felsefi ve spesifik...

               Yahu bu şans kedinin düştüğünde ölmemesi fikrine odaklanmış...Kelimelerden yola çıkarsak eğer..Düşsün de ölsün mü yani.Zaten düşerken ha çakıldım ha çakılacağım derken yaşadıkları kara kediyi tekire çevirir,düşünce dört ayağa bastı diye şanslı mı oluyor...Misal ben,geçen seneden beri gerek tembelliğimden gerekse bizim taşrada teknik destek bulamamamdan kaynaklı uygulama programlarını kuramadım..Olmadı bir türlü..Haliyle ne vize ödevini yapabildim ne de çalışabildim..Bismillah ilk defa dün gördüm arayüzünü,araç çubuğunu felan...Bilgisayara yüklemek için önce format atılmalı,bilmem neyin uzantısı kalmamalı felan,ayrıntı işi çok,vakit dar...Tıkandım cidden..Çünkü buraya gelmek için bir sürü durumu ayarlamışım,zamanımdan paramdan mesaimden ve en önemlisi ailemden fedakarlık etmişim,gelip de geçemezsem bırakırım bi daha da gelmem dedim içimden..Hatta dahası,"ya daha ne sürünüyorum öğretmenevi köşelerinde,bin git eve,zaten oğlan da ben yokum diye ağlamış,kaçmanın tam sırası" dedim kendime..Son anda tuttum kendimi,inat ettim..Elimden geleni yapıp,uyumayıp (ki üç günden beri günlük maksimum 4 saat uykum oldu) afedersiniz trene bakar gibi uygulamaların pdf dökümanlarına bakıp sınava gireceğim dedim..Ve yaptım..Neyseki okulda programları kurup anlayan birileri olmuş da iki-üç saat anlattılar,öyle "kedinin"  kasaba bakıp kasap olabilme ihtimalinin yüzdesiyle girdim sınava...Çok şükür Rabbime ki,iki uygulamanın finalini de ilk defa elime alıp yapabildim..Ki birinin vizesi sıfır..Hoca çalışmalarıma bakıp elindeki sorulara tik atıyor,benim kalbim tek atıyor...Neyseki sadece birine eksik dedi,yaptıklarımdan (bir boş var maşallah).Öbür uygulamada da üç sorudan ikisini yapabildim,onlar da doğru...Birinden de azıcık bakıştık arkadaşlarla..Velhasılı Erdal abi çilesi bitti inşallah.. (Programın adı Erdas İmagine,oldu Erdal)

               Şimdi mutlu muyum? Evet...Dün gitseyim eve,içimde bir soru kalacaktı her zaman...İçimdeki "dene de gör,cezanı (karşılığını tabii,bela anlamında değil bu)"  , "denemekte fayda vardır" seslerini susturamadığımdan,Allaha şükür,denediğim işlerde hep muvaffak etti beni...Dışardan şanslı mı görünüyorum,orasını bilemem ama,o kadar düşmenin sıkıntısını çekince,bırakında dört ayak üzerinde duralım,değil mi ama..

              Evet,şimdi kısa kesmeli,kahve kuyumdan ılık ılık kafein içerek öğlenki (bugün oldu bile) dört sınav için hazırlanayım...

              Vesselam...

Yorumlar

asılcano dedi ki…
Allahım seni okudukça çıldırıyorum.ben neyle uğraşıyorum sen nelerle....ben o gün yemek yapmışsam ortalık derli topluysa akşam tok yatmışsak ohhh diyorum...banyo yapmışsam saçımı taramışsam talih kuşu başımda kaçırmayayım diyorum, 10 sayfa kitap okumuşsam o gün istanbulun fethi bana kısmet olmuş gibi şanslı ve mutlu hissediyorum....
Merve Safa Likoğlu dedi ki…
huuu. ben bakmaktan yoruldum. ses etmeyim diyorum ama yaz artık hâtun

Bu blogdaki popüler yayınlar

B

evli evine,köylü köyüne...

Yeniden Başlayabilmek