yalnızlık içimizde


Çocukları uyuttuktan sonra,koca bir nar aldım elime..yeni öğrendiğim usulle,ortadan ikiye bölüp kaşığın tersiyle vura vura döktüm bütün elmasları kaba…çok çabuk ayıklandılar ama epey hırpalanmışlardı..elimle tek tek ayırdığımda birbirlerine değmezdi ışıltıları..şimdi ise çorba gibi oldular..el,değdiği her şeye değer katıyor,değdiği ne kadar basit olsa da….bir yandan narı kaşıkladım,bir yandan düşündüm…siirtte zivzik narı vardır,harika bir tada ve nerdeyse yok gibi olan çekirdeklere sahiptir…çok ucuza içme şansımız da olurdu,yanında halka tatlısıyla…çarşıya indiğimizde klasiklerimizdendir…..halka+nar suyu,yada Diyarbakır kadayıfçısı sait ustada künefe…yazları dondurma ile….içimi sıkan düşünce tam da bu anda bastırıveriyor…yalnızlık…belki de siirtte gidecek kimsem olmadığından hemen oturuveriyordum tatlıcıya…arayıp da sana geliyorum,kahveye/çaya diyebileceğim kimse olmadı…yalnızdım hasılı….beni istanbula tekrar sürükleyen de bu sıkıntı idi…arkadaşlarım ve tanıdıklarımın dünyası…ciğerimle tanışık İstanbul havası….eski yaram İstanbul…

Geldik,evet,ne değişti bende…hiç bir şey..o hiçbiryere ait olamama duygusu gene içimde…terk etmedi beni…terk ettiğim yerler çoğalsa da o beni terk etmiyor..ben sahipleniyorum ama şehirler basmıyor beni bağrına…trafiğine,gürültüsüne hasret geldiğim şehir…bana uzak,ben içinde hasret kaldım…mario levi nin lunapark kapandı kitabında vardı,adam sevgilisiyle gidemediği yerleri yaşayamadığı ve ona gösteremediği çocukluk anıları adına üzülüyordu,ilişkisi erken bittiğinde…ben de aynı ruh halindeyim,..sanıyorum benim de İstanbul anılarım yarım kalacak gideceğim ve eskisinden daha çok özleyeceğim bu şehri….içinde kalanlarla birlikte…her ne kadar bir-iki kişi dışında kapısını çat diye çalıvereceğim kimse olmasa da tanış bir şehirdi bana burası…deli anne bahsetmiş ya antenlerim açık,ben de ikinci defa gördüğüm insanı ilk nerde ne halde görmüşüm hiç unutmam…bir gördüğünü göremeyeceğin şehir derler ama çok gezersen rastlıyorsun mutlaka…

Okul çıkışı soğuğa aldırmadan yakın bi mağazaya gittim,oğlana çorap alacaktım,istediğimi bulamayıp başka bir şeyler aldım,aktardan “neme gerek” demeden,hatta kazıklandığımı da bile bile kış çayı,çekilmiş çörek otu ve çörek otu yağı aldım…bime uğrayıp gereksiz bişiler yüklendim…canım hiçbir şey almak istemediği halde zorladım kendimi.karnım açtı,yemek için bile bir kımıltı yoktu içimde…ne gitmek istediğim ne de yapmak istemediğim bir ana girmiştim…bilirim bu hallerimi…depresyona giriş derslerinden…dün de mutfak camından boş boş bakındım dışarılara….soğuk insanın yüzünü kesecek gibiydi….kralın eşek kulakları diye bağırsam rahatlardım belki de..içimde bi iltihap bi kabartı var…çıkmak istedikçe yutkunuyorum,geçer diye…demirden leblebi bu olsa gerek ne yenilir ne yutulur….

Nereye gitsem kime açsam derdimi,içimi desem de geçmeyecek biliyorum…yalnızlığım içimde,ömür boyu…..

Yorumlar

Deli Anne dedi ki…
Ben de çok kötü hissediyorum.. Bir süredir iyi ki ölüm var diyorum. Bugün de artık ebedi hayata kavuşmalı da kurtulmalı dedim İlter'e ama tabi o ebedi hayatta ki sonumdan da bir hayır beklemiyorum açıkcası.. Neyse sonra farkettim depresif çok bu konuşmalar.. Dediğin gibi depresyona giriş dersleri:)
pinus dedi ki…
amanın bi de ölüm düşünceme de girmeyeyim..o başka bi depresyon konum..ne halt ettim de gidiyorum..kaldıracak yüzüm mü var..daha burayı halledememişim öteye hiç hazır değilim....umut fakirin tesellisi....beni bu hallerden çıkaracak ancak o..ama zaman gerek....
neselihaller dedi ki…
ben de oradan oraya savrulmaktan biryerli olamayanlardanım...bu memleketsizlik durumu beni çok üzüyor...nerelisin diye soranlara bir saat açıklama yapmak zorunda kalıyorum...neyse...sevgiler
anne kaleminden dedi ki…
ben de giresunluyum öncelikle :) çok fazla şehir görmedim. 3 yaşında geldin ankaraya 22 yaşında 8 yıllığına kendi arzumla -soğuk ve gri kent- diye nitelendidirdiğim ankara dan ayrıldım. muğla da yaşadım ama insanın kendini bulduğu yerde en güvenli hissettiği en özgür hissettiği yerde yaşaması gerek bence. 8 yılın 7 sinde ankaraya geri dönmek için çabaladım. şu an içim çok huzurlu, burada mutluyum.

senin sürgünün kendi içinde gibi geldi bana, mekanlardan bağımsız. ama depresyona giriş derslerini gördüğümüz gibi çıkış derslerini de iyi biliriz biz anneler, sevgiler...

Bu blogdaki popüler yayınlar

B

evli evine,köylü köyüne...

Yeniden Başlayabilmek