İLK İZLENİMLER (KASIM 2021)

 


Geç uyanmak mümkün değil. Gözlerimi açınca mavi gökyüzünü görüyorum, gökyüzüne bakarak buranın Stuttgart olduğunu anlamak mümkün değil ama benim yüzüm kesinlikle Türkiye’de olmadığımı kanıtlar. Otel, tren garına yakın olduğundan her dakika geçen bir treni görebiliyorum, görmesem de tren sesi geliyor. Ambulans sirenleri, tren tıkırtısı farklı, yabancı. Daha on gün önce Öyküm’le Frig vadisinde bir köy evinin bahçesinde muhteşem lezzette gözlemeler yiyip çaylarımızı yerken bu anı hayal edip konuşuyordum. Nasıl olacak, olacak mı, yapabilecek miyiz derken geldik bile. Dün bir dizide “hayal kurmak mı yapmak mı daha kolay” minvalinde bir diyalog vardı. İkisi de çok zor, evet yapmak sanki bir tık daha acı veriyor. Benim açımdan öyleydi. Hep konuştuğumu yaşarken, geride bıraktıklarımdan ayrılmak acıydı, bıraktıklarım bilinçaltına ittiğim bazı duygulardı galiba. Çünkü yaşayana kadar varlıklarından haberdar değildim.





Oteldeyiz beş gündür, demiryoluna ve pazar günü inlerin cinlerin top oynadığı bir otoparka bakıyor penceremiz. Saat dokuza doğru kapımız tıklanıyor, kahvaltı saati. Maskelerimizi takıp yeni ve değişik yiyeceklerle tanışma tatma heyecanımız azalmış şekilde kahvaltımızı alıyoruz. İngilizce Türkçe Almanca tarzanca….Güvenlikçi abi Türk, bize yardımcı oluyor, eksik bir şey var mı, çocuklar bir şey ister mi diyor. Her şeyden bol bol veriyorlar, kalabalık aileyiz diye. Bir ara aseton ve diş ipi istesem tuhaf olur mu diye düşündüm ve istemekten vazgeçtim. Kapımızın önünde iki tane kasa var, elma suyu ve maden suyu karışımı bir içecek ve içme suyu. Biz bitirdikçe kasa yenileniyor. Çocuklar bayılıyor Apfelschorle’ye… Hele Yusuf, çikolatalı süt klasik 200 ml yerine 500 ml kutu ile gelince çocukça şaşırıyor… Zaten bu aralar içeceklerin hacimleriyle çok ilgili… Portakal suyu da 1500 ml, soda 500 ml diye… Kahvaltıda meyveli yoğurtlar, baharatlı krem peynirler, çocukluğumun taç krakerine benzeyen krakerler…


Gün içinde zihnim dur diyene kadar Almanca çalışıyorum, sık sık çay ve kahve molaları veriyorum. Yemek saatleri tek atraksiyonumuz. Çocuklar televizyonda zorunlu alman çizgi filmlerini izliyor, Allahtan birkaç kelime seçebiliyorum. Kitap okuyacak motivasyonum yok, otelin internetini en faydalı şekilde kullanmak istiyorum çünkü.  Ders ve spor videoları da indirdim bilgisayara, daha sonra kullanmak için. Kampta internet bağlantısı oldukça zayıf, o yüzden fırsat varken stok yapıyorum bu şekilde.




Bir saattir Güllü dinliyorum, bu kadının sesini ve şarkılarını çok seviyorum. Onu dinlediğimde inanılmaz şekilde konsantre olabiliyorum ve sakinleşiyorum. Üniversite sınavına hazırlanırken de çok dinlemişliğim vardır. Yazmak için 10 gün gerideyim ama bugün de bu kadarla kalsın.

Şunu da ekleyeyim, şehirde şahin görmek bizim için ilginçti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

B

evli evine,köylü köyüne...

Yeniden Başlayabilmek