Hasat zamanı
Salı günleri pazar kuruluyor,hafta içi olması ilk başta garibime gitse ve de ders programıma uymasa da anlamaya başladım mantığını...Köylüler hem alışverişe hem çocuklarının okuluna hem de doktor vs resmi işlerine vakit ayırabilecekleri bir günü seçmişler...Dedim ya bana ters,gidemediğim için...Başka günlerde de köy ürünü bulmanın imkanı yok....Okulun ilk haftası tadilat sebebiyle öğrenciler yoktu,ben de rastladığım böğürtlen ve kızılcıklardan kova kova eve taşıdım...Büyük bir kısmını dondurdum,kışa yetecek kadar da reçel ve marmelat yaptım...Kızılcık şerbetini de kalan meyve posalarını tekrar değerlendirme amaçlı denedim...Ekşi ama soda ile karıştırınca muhteşem bir tada kavuşan içeceklerim oldu.... Taze halde iken dokunmaya kıyamayacağım bir görsellikteydiler...Donmuş hali apayrı güzel..Arada bir dolaptan çıkarıp sevip özlem giderip bi tane de ağzıma atıp geri koyuyorum..Aslı da Yusuf da kase kase yediler böğürtlenden..Ben de hayatımda hiç bu kadar yememiştim...Malum İstanbul...