Dalgalandım da duruldum!
Çok uzun zaman önceydi herhalde,içimin sıkıntısını,kalbimin daraltısını sokaklarda başıboş yürüyerek atardım,yürüdükçe silinirdim,neyin sıktığını bile hatırlamazdım..Yol uzadıkça kısalırdım …Her adımla eziverirdim, yedi başlı ejderha gibi,kesildikçe tekrar baş çıkaran nefsimin dillerini….Yürüdükçe kalbe giden damarlarım açılırdı….Bir nevi by-pass işte…En güçlü savunma mekanizmam buydu o yıllarda..Bir de arkamda bırakacak,arkamdan bakacak kimse olmadan dışarı çıkabilme özgürlüğüm vardı ya,o bana yetiyordu…Üniversite birinci sınıftayken Kızıltoprak’ta,tam stadyumun karşısındaki küçük bir yurt vardı kaldığım,oraya dek yürüyerek giderdim,ya da iyi kafam olsun diye Göztepe’den Kadıköy’e yürür,yaş ortalaması yüksek olan 4’e yada ER’e binerdim… Bir-kaç günden beri ise neye saldıracağını bilmeyen sıkıntım,gene beni hedef aldı,bumerang gibi,başımdan atmaya çalıştıkça sardı sarmaladı ruhumu…Nefes alacak deliğim kalmadı..Burun deliklerim madden de tıkalı..Gerçek bir tıkanma söz konusuydu…Kita...