Bu masal,çorba olsa....

Başka şeyler yazmayı planlamışken gecenin bir zamanında Aslı’ya evdeki tarhanayı içirmenin yollarını ararken bir masal oluştu..Bu soğuk günlerde hem içinizi ısıtsın,hem de tarhana sevmeyen çocuklara sevdirmek için bir bahaneniz olsun diye bu seferlik masalımızı paylaşayım dedim…Bizim evde zor yenen (genelde çoğu yemeği zorla yediğinden) her yemek için bir masal-hikaye vardır,uydurduğum,her işe de bir masal türevi anlatırım,eğer ruh halimi sinirden sabıra kaydırabilirsem…Saçını taratmayan kız,çişini tuvalete yapan çocuk,alyuvarlar mikroba karşı,midede şarkı söyleyen köfteler vs...Her zaman da işe yarar,çünkü Aslı medeni bir kızdır,hani medenileri galebe ikna iledir ya,o bakımdan…Ve perde....

“Çok eski zamanlarda küçük bir köyde fakir bir aile yaşarmış…Betül ve annesi Hanife teyze…(baba neden yok bilmiyorum,evdeki babadan daraldığımdan olabilir)..Bağdat’ın köpekleri gibi bulduklarında şükredip yoklukta sabredenlerden değil de bulduklarında dağıtıp bulamadıklarında şükrederlermiş..Hallerinden şikayetçi olmayıp,iki nimetle donanmış her gün sabahında  şükürle başlarlarmış günlerine…Ellerine dünya malı namına pek bir şey geçmezmiş,ancak yiyecekler bollaşıp ucuzladığında elde ettikleriyle fazla fazla tarhana yaparlar,bu çorbayı da yaz-kış demeyip her gün içerlermiş Betül,Aslı yaşlarında sevimli ve küçük bir kızmış..Ama neden hergün tarhana çorbası içtiklerini de merak edermiş içten içe….

İşte bu ülkenin Sultan’ı,adet üzere,”halkım ne yer ne içer,halleri nicedir”deyip tebdil-i kıyafet eylemiş..Ve karışmış halkının arasına…Uzun uzun at sürmüş,yorgun düşmüş,hava da en soğuğundanmış…Karşısına çıkan ilk eve selamla selametle girivermiş..Ev sahibinin halini hatırını sorduktan sonra aç ve yorgun olduğunu,karnını doyurup doyuramayacağını bile söylemeden ev sahibi halden anlamış..Bir tepsi içinde buharı nane kokan,ekmeği çıtır olan,ayranı da buz gibi havada bile içimi hoş olan mütevazi bir yemek sunmuş Sultan’a…





Sultan,yemeği yemiş,sohbet etmiş ev halkıyla,sonra da içtiği çorbanın tarifini istemiş Hanife teyzeden..O da tarifi bile güzel kokan tarhananın nasıl yapıldığını anlatmış Sultan’a…
“Yazın bolca ve ucuza aldığı domates,kırmızı biber ve soğan rendelenir,yoğurt ve un eklenerek hamur yapılır,tuzu,baharatı,nanesi cömertçe serpilir içine…Hamurdan parçalar koparılır,rahmet vesilesi güneşin altında çarşaflar üzerinde kurutulur…Sonra da bu kuru hamurlar elde ezilir,süzgeçten geçirilir…Su eklenerek pişirilir,üzerinden nanesi ve tereyağı eksik edilmez..” Sultan,tarifiyle beraber içindeki mutluluk yüküyle sarayına varmış..Aşçıbaşının eline tarifi tutuşturmuş,eğer bu tarifi tutturamazsa kendisinin de sarayda tutunamayacağını söylemiş…

Bundan sonra tutuşan aşçıbaşının etekleri olmuş..Hemen mutfağa girmiş en iyisinden en kalitelisinden malzemeler tedarik etmiş,çorbayı pişirmiş,süslemiş…Sultanın öğününe hazır etmiş…Çorbayı içen Sultan,elhamdülillah demiş ama köy evinde içtiği çorba gibi değilmiş..O tat,o koku eksikmiş…İkinci bir şans tanımış aşçıbaşına…Bu sefer sonunun kötü olacağını tahmin eden aşçıbaşı araştırmış soruşturmuş,Sultan’ın çorbayı içtiği köyü ve o fakir evi bulmuş..Efendisi gibi kıyafet değiştirmiş..O eve misafir olmuş..Tevafuk bu ya,Hanife teyze de o gün gene tarhana pişirmiş…Ekmeği fırından çıkarmış dinlendiriyormuş..Ayranı da küçük Betül,yayıkta yayıyormuş,ayran sesine eşlik eden şarkısıyla…Hanife teyze anı tepsi içinde aynı çorbayı,ekmeği ve ayranı sunmuş aşçıbaşına..Çorbayı içen aşçıbaşı o zaman anlamış kendi yaptığında eksik olanı…Anlamış da çözümü de oracıkta buluvermiş…Tarif aynı olsa da malzeme aynı olsa da pişiren el,içten geçen duygular çorbaya sirayet ediyormuş..Hanife teyze olmadan çorbayı Sultan’ın istediği şekilde tutturmak imkansızmış…Aşçıbaşı,Hanife teyzeden
Kendisine birkaç kazan bu çorbadan pişirmesini istemiş..Ve pişen çorbaları saraya götürmüş..Kime içirdiyse herkes şükür çekmiş bu iç ısıtan çorbaya…Sonra da gerisin geri köye dönüvermiş…

İşte o anda aşçıbaşı Hanife teyzeye teklifini yapmış..Sultan’ın mutfağında aşçı olarak çalışmasını istediğini,Sultan’a o çorbayı pişiremezse işinden olacağını bir bir anlatmış..Hanife teyze halden anlayan,elinden geldiğince her derde merhem olan bir kadınmış…Çorbasının çok sevildiğini hem de Sultan tarafından beğenildiğini öğrenince kendisinin de içinden zaten geçivermiş bu düşünce…Aşçıbaşının himayesinde saraya alınan Hanife teyze tarhana çorbasını artık sadece kızı Betül’e değil,tüm saray halkına yapıyormuş…Sultan da aşçıbaşının bu işini takdir etmiş,gelen tüm önemli konuklarına bu çorbadan ikram eder olmuş…Tarhana,köy evinden çıkıp tüm yemeklere sultan oluvermiş….”

Elma ağacının dalları esen rüzgarla öyle bir sallanmış ki,masalı yazan düşen elmaları sayamamış bile..Toplayın gari….

benim tarhanam anlattığım gibi değildi ama masal etkisiyle kocaman iki kase çorba şimdi Aslının midesinde uykuya yattı...

foto  için bakınız

Yorumlar

Deli Anne dedi ki…
Ne çok hoşuma gitti, ne çok! kaptırdım sanki masalın içine düştüm ben de.. oysa sevmem tarhanayı Allah affetsin.. Çok lezzetliydi masalın Fatmam, dışındakiler de çok güzeldi.. Allah razı olsun, gece gece pek iyi geldi bu tarhana:)
pinus dedi ki…
sana da içirebilirim demek ki...hatırlat da bi de tarhana getireyim sana...aslı da sazan gibi işte,normalde öğürürdü oysa ki...
Newyork'tan dedi ki…
Guzel masaldi :) cokta severim tarhanayi ama bitti getirdiklerim Turkiye'den.
nohut oda dedi ki…
harika ayse ye okumalıyım hemenn..
delı annem yaa tarhana sevilmez mii!!
Adsız dedi ki…
ne güzel masalmış :) yani yavrucun haklı içmekle:)
Yapması ayrı emek, içirmesi ayrı... Afiyetler olsun, yarasın Aslı'ya.
pinus dedi ki…
şeyma,göndereyim desem uzaktasın..yolun buraya düşer,se tarhana ikramım olur...

nohut oda,inşallah ayşe de sever..kızlar masallara pek bir kanıcı..güzel masallar onların olsun..

esotron,teşekkürler...

görkem,eskiden o meşakkati bize de çektirirdi annem,bilirim ama yapmam,hazıra konarım her daim...
♥sibelinsu♥ dedi ki…
Bu nasıl bir masal uydurma ya bayıldım,
Ben de küçükken hiç sevmedim tarhanayı ama şimdi pişer pişmez bitiyor...
pinus dedi ki…
sibel;burda yemeyen çocuğun olunca tüm hayalgücün devreye giriyor...yoksa bana fıkra anlat desen aklıma gelmez...
my little world dedi ki…
biri de resim çizse kitap olur bu ne güzel...hayalgücüne ağzına sağlık,bayıldım ben de:)
pinus dedi ki…
resim dosyamı serviste unuttum diye karneme 2 veren hocadan sonra çok denemedim desem...arada bir kız istiyor diye çiziyorum birşeyler o kadar...beğenmene sevindim..
canım çorbanda sohbetinde içimi ısıttı
ellerine sağlık
:)))))
pinus dedi ki…
sağol....ne güzel..amaç da buydu zaten...

Bu blogdaki popüler yayınlar

B

Yeniden Başlayabilmek

evli evine,köylü köyüne...