İyi günde,karlı günde,mutlulukta....

Bir öğrencimin ailesini ziyaretten dönüyorduk,tam bizim sokağın köşesinden geçerken aralı bir perde ve pencereden loş bir mutfak görüntüsü beni ışık hızıyla evliliğimizin ilk günlerine götürdü...Yaşlı insanlar gibi oldum,onlar huzuru ve mutluluğu eskilerde ararlar ya,ben aramadan buluveriyorum...O günlerin tadı ve ilk evimin havası çok farklıydı...

Üç kişiydik,Mustafa ben ve kedimiz Cabbar..Bir çok kere bahsetmişimdir,kedimden,hala ne çok özlüyorum onu..Ona olan sevgimden hala başka bir kediye aynı sıcaklığı gösteremiyorum...Yeri çok başkaydı bende,çekirdek ailemizde....

Evimiz,annemlerin yani benim çocukluk sokağımın en aşağı kesimindeydi,dik ve uzun bir yokuşun dibi..Cuma pazarı kurulurdu...Zik zak çizerek ve sık sık dinlenerek çıkardım,çocukluğumun o enerjisine rağmen...Kışın da yokuşun en başından sonuna dek delice bir cesaretle kayardık...


(Bu fotoğraftaki Kazım amca ve Ali amca vefat etti,bu da hatıra kaldı bize....)
 
İlk görev yerim dersaneydi...Her sabah 7.30 da çevre yolu üzerindeki durağa çıkar,127 yi beklerdim..Tek ayak üzerinde onlarca insanla nerdeyse akraba olaraktan,Altunizade'de aktarma yapıp Üsküdar'a kadar inerdim...Her gün hem şükredip hem de bana ilk ders yazan gıcık müdür yardımcısına saydırarak...sabah akşam boğazdan geçmek,kah masmavi gökyüzü ve denizi izleyerek kah sisler altındaki güzeli her sıkıntıya rağmen keyifle seyrederek...Boğazı görmediğim gün eksik kalırdım,dönüşte her insan aralığından bakmaya çalışırdım....



Evimizde en çok kullanılan yaşam odası mutfaktı...Yemek yapmazdım,annem bazen bir kaç kap yemek bırakırdı öğlenden,ya da yokuşun başında eve uğrar yemeğimizi annemde yer,eve inerdik..Evde bir yol gözleyicimiz vardı,tek gözüne rağmen iyi tanırdı bizi...Balkon başına tüner,kapıyı açana dek kapı ardında mırıldanırdı Cabbar...Yengeç gibi yan yan koşarak üstümüze atlar,yatana dek uğraşırdı bizimle...Mutfak masasında yada kalorifer peteğinde,olmadı kucağımda eşine eşine uzanır,uyur,mırlardı..Onunla oynayıp onu yoğurmak tüm günün stresini alırdı üzerimizden...


Oysa sabah 8 den akşam 21 e kadar süren uzun ve yorucu bir temposu vardı dersanenin..Manevi yükleri de cabası...Yine de gocunmazdım,gocunmazdık....Mutfağa girip ayaklarımı diğer tabureye uzatıp,Cabbar'ı da kucağıma alınca,onun mırıltıları arasında sıcak çayımızı içer,sohbet ederdik Mustafa'yla....Beraber geçireceğimiz,yada güneşli bir gezintiye çıkacağımız ortak bir tatil günümüz bile yoktu,ben haftaiçi o ise haftasonu izinli olurdu ama o çay sohbetleri değiyormuş hepsine...

Öğrencilere ziyarete gidiyoruz,Aslı ve Mustafa'yla...Gene demli çaylar eşliğinde sanki çok öteden tanıştığımızı doğrular gibi sıcak ve neşeli muhabbetler kuruyoruz toprağımın insanlarıyla...Aslı yolda uyuyor...Eve geldiğimde tatlı bir yorgunluk oluyor,sızıyorum elimi başka bir işe değdiremeden....Ama öte yandan kendi nefsime çok zaman ayırmadığım için de öylesine mutluyum,huzurluyum...Ne bir keyif kahvesi,nr bir çift kelam edebiliyorum okuldaki arkadaşlarla...gerçekten kağıt-kalem ve bürokrasi işleri teneffüsleri bile alıyor...Öğrenciler soru soruyor...Bugün hele çok güldüm kendime,dün kahvaltı için aldığım böreği ancak bu akşam tadabildim...Bunları "ben çok çalışıyorum" niyetiyle değil de,yetişemiyorum babında yazıyorum...Bu koşturmaca bana kendimi rahat hissttiriyor...En azından kendi tembelliğim sebepli zaman geçirmiyorum...

Bunca işin içine tübitak projeleri de çıktı karşımıza...Yani cidden zamanım olsa ve de emrime amade bir arcım,hiç üşenmem en alasını yaparım da yerim dar diyorum başka bir şey demiyorum...Ama çam sakızı çoban armağanı bir kaç fikrimiz var,inşallah güzel bir şekilde proje haline getirip dereceye gireriz de bana ve öğrencilerime sağlam bir motivasyon olur....


Velhasılı,şu aralar yorulmak da iyi geldi bana....Ha,haftasonu o aradığım dinlenmeyi yaptım,çok şükür,Alucra'ya anne-baba yanına köye gittik..Kar havasını bolca teneffüs ettik,oynadık karla,yetmedi yedik soğuk soğuk...O da olmadı,o kar kesmedi,dağa çıktık,o soğukta terden ıslandık...Çok güzel bir deneyim oldu bize...Yusuf'u da anneannesine bıraktık,sütten kesme işini garanti çözebilmek için...Tek çocuklu aileyiz bu aralar...Bol bol gezmelerdeyiz....


Cumartesi günü böyle bir sabaha uyandık...Görüş mesafemiz ancak oynamaya yetiyordu ...


                                          Elektrik kabloları bile 5 cm karla örtülmüştü...





 
 
 

                      Kazma kürek işe koyulduk...Çığlık çığlığa yol açtık kızağımız için....

 
 

 
Karda yatmak genetik alışkanlık...
 

Bu evladiyelikleri gün yüzüne çıkarmazdım ama aramızda özel bir durum var,tam 12 senedir 12 kış boyunca kar keyfini bu botlarla yaşadım....


                       Güneşin doğuşunu seyrettiğimiz Kalınçam yaylası,şimdi  kar uykusunda


                    Yazları sesi çıkmayan,şimdi ise gürültüsünden duyum eşiğimizin zorlandığı minik dere !

 



                                                          Karlar altında köyümüz.....








                 Bulutları aralayan hüzmelerin dağın ortasına değişi,buraya çıktığımıza değdi.


Gerçi gün batımını aramaya çıkmıştık ama,her zirveden sonra başka bir sırt çıkıyordu önümüze...Kurt çıkar deyu geri döndük bu noktadan sonra....


                   Kedi sevmek doğuştan,mümkün olsa kimse kızmasa öpecekler bıyıklarından...


                                  Tipi sonrası düşen son yapraklar ve bembeyaz kar...


                  Ya da buz tutanlar,,,keşke macro lensim olsa dediğim günlerdendi bugün....






                     Bu da çok ilginçti,dere akıyor bir yandan,dipte ise buz tutmuş çalılıklar vardı...


                               Bu da gün ışığının meftununa,özel yayımlanmıştır....



Yorumlar

Deli Anne dedi ki…
ay dün gece donmuş yaprakları ve kar ve Kışı koyuyordum hazırladığım yazıya... bak sen tefavuka.. çok güzel fotolar ve yazı.. ama kendia dıma keşek azıcık daha zamanı olsa da sık yazsa dedim:)
kiymetligunler dedi ki…
resimleriniz ve yazilariniz harika, meslektasiniz olarak bende kizdim mudur yardimcisinin ilk saat ders yazmasina, banada hep olurdu:))

Bu blogdaki popüler yayınlar

B

Yeniden Başlayabilmek

evli evine,köylü köyüne...