Pazar Yürüyüşü 2

Aslında bugüne oldukça stresli sinirli başlayıp olanca gerilimimi Mustafa'dan çıkaracaktım ama,çok şükür ki zorla ve geç olsa da ikinci kez yapılmış olmakla klasikleşmeye doğru giden başka bir yazı konusu çıktı ortaya...Sevgili eşim (heyt be,çok özenti olduğumu hissettim burda) beni bir çok konuda desteklemesine rağmen acısını da bir şekilde çıkarır...Misal,dün tübitak projemiz için gün boyu okulda,resmen amele gibi alçı döküp materyal hazırladık,ayakta durmaktan belim tutuldu..Ama akşam sanki ben gezmeden gelmişim gibi çocukların topunu atıverdi üstüme...Zaten Yusuf bey benim tiryakim,ne olursa benim elimden olmalı,en çok kullandığı kelime dut,meyve değil tabi.elimden dut,suya çişe,zıplamaya,sırta almaya,huba huba yaptırmaya illa ki partneri ben olacağım...Aslı mazlumları oynuyor,erken ergenlik modunda,zavallım..Hep bana bağırıyorsun,kızıyorsun,benimle oynamıyorsun,diye yaygara koparmakla kaleyi içten çökertiyor..Dışardan pelte gibiyim,hepten yığılıyorum yani...Uykuya geçmeleri de saatlerin azizliğine uğradığından nerdeyse Yusuf'la geceyarısını beraber geçiriyoruz..Bazen film izlerken sızıyor yanımda,o saatten sonra da ne iş yapılır ne de heves kalır...


Bugün de materyalimiz için lazım olan yosunu doğal olsun diye ormandan almaya karar verdim,rica minnet dışarı çıktık..Küçük yer olmasının zararı da var,mesela yapay yosun bulamazdım,çiçekçi felan yok yani...Güzeli ise doğalı varsa en iyisinden buluyorsun işte...

Bizim evin yolunda çamurda ve taşlı arazide ciddi efor sarfedip ormanımsı bölgeye ulaştık...Burası heyelan bölgesi,toprak da killi haliyle..Yağmur da yağınca yürümek çok zor oluyor..Hele ki puseti itmek başlıbaşına yoruyor insanı..(burda insan Mustafa) Hafiften de kar yağıyordu,sis iniyordu ormana bir de ...Manzara düşük sıcaklığa rağmen güzeldi,hissedebildim bunu ...Bir ara fotoğraf makinesi de üşüdü,elimle yek parça oldular,Allah'tan aradığımız yosunlar bol bol vardı kayaların üzerinde...İşimizi çabuk halledip daha ılık bir günde semaver keyfi yapmaya niyetlenerek geri döndük...Bu yürüyüşten geriye kalan fotoğrafları da ekleyerek bu günü sonlandıracağım...

Evde eylül ayından beri itinayla gözardı ettiğim,kırışıklıkları iyice derinleşmiş olan gömlekleri ütüledim,uzun uzun da dizi seyrettim haliyle...Yine bugün 520 sayfalık kitabımı bitirdim...Uzunca bir aradan sonra bitirdiğim,şeytanın bacağını kırdığım bir kitap oldu Kadınların Cenneti...Emile Zola'nın pek de severek okumadığım bir romanıydı...Ana fikir belki lise öğrencileri için öğretici olabilirdi,ama benim yaşım geçmiş bu kitap için..Yarın kütüphaneden karakterlerini daha iyi analiz eden duygularını betimlerken daha ince davranan başka bir kitap seçeceğim..belki de gezi yazısı alırım...En azından faydası dokunur...


 
Okumayı planladığım kitap rafları var,onları da çektim ki unutmayayım ve şaşırmayayım tekrar gittiğimde..


 
Burası ilçenin küçük kütüphanesi,ortam loş,sakin,vaktim olsa da tüm gün kitap kokuları arasında zaman geçirebilsem...
 











 
Evden çıkarken bir poz ver bakayım dediğimde gene absürt biçimde durdu şaşkın kızım,poz vermeyi bilmez ve beceremez anasına çekmiş tıpkı...


Burada nisbeten daha doğaldı,donmuş ağaç kütüğüne oturdu ve sabit durabildi...




Ganimetlerimiz bunlardı bugünden,karlar içindeki yosunlarımız....




 
Karaçamlar olabildiğine serpilmiş,soğuk havayı da sevdiklerinden buranın en çok rastlanan ağaçları bunlar...
 
 






Ağaç gövdelerini çok seviyorum,kahvenin tonları var,yukarı doğru ise kızıl karışımlar...Sarılma isteği oluşturuyor bende...Dostlarım benim...







Kalemiz karlar altında,bazen de sislere bürünüyor....Her sabah bakmaktan usanırmıyım acaba,diye düşünüyorum arada...

 



Tam bunu çekerken,Aslı dallara olan sevgisini yalayarak göstermek üzereydi ki,bir bağırdım,ağzı açık kaldı...Bizi bir kaç gün idare edecek kadar dal,sopa stoğumuz var evde...Yusuf da abarttı durumu,uyumaya giderken sopasını istiyor yanına..Bazen de oklavayı arkadaş ediyor kendine...


Kara kara çamlar.....





Görüş mesafesi gittikçe kısalıyordu,ben de yerlere odaklandım....Geven,mantar,ot,yosun vs.bulduklarımla ilgilenmeye başladım...


Bu gevenler,kışın çobanlar için ısı ve enerji kaynağı oluyorlar..Geven yumağını tutuşturunca çok güzel çay demleniyor üzerinde...



Bu kaya yosunlarını da küçükken tükürükle ıslatıp elde ettiğimiz bulamacı kına niyetine avucumuza sürerdik..Güzel renk verirdi....


Hava oldukça soğuktu,mantarlar bile donmuştu,normalde bir-iki değince parçalanırlar,ama şimdi taş gibiydiler...


Bu kar tanesi de örümcek ağına takılmış,sabit duruyordu,gerçi pek yeteneğim olmadığından ve ellerim de epey üşüdüğünden netlik fazla yok ama ilk defa gördüm böyle bir şeyi ....


Bahar gelsin hele bir,bu tepeye tırmanacağım inşallah...Arka taraftan kolay bir çıkışı olmalı mutlaka..







Eve dönerken son bakışımız böyleydi...Biraz daha beklesek biz de sis altında kalacaktık...



Yarın yani aslında bugün Yusufçuk böceğinin doğum günü...Benim de yurtta nöbetim var,şimdiden okuldaki işler de kafamda sıralandı...Yoğun olacak gibi...Bu nedenle salıya erteleyip öyle kutlayacağız doğum gününü....Hayalimde beyaz kremalı ve üzerinde buğusuyla donmuş böğürtlen olan sade bir pasta yapmak var kısmetse...Yeni yıl gecesini de herhalde trt 1 de geçmişe mazi diye adlandırdığım ve pek sevdiğim programı izleyerek geçireceğiz...Halbuki yurtta öğrencilerin partisine davetliyim ama kafam şişer diye savsakladım onları....

Haftaya perşembe de Afyon yolcusuyum...Finallerim var,inşallah tekrara kalmam,yoksa uçak biletlerimiz yanar...Çünkü sömestr için bilet aldık,Aslı kızımla birlikte 28 ocak günü İstanbul yolcusuyuz...Kendimi tebrik ediyorum vallahi,hiç dırdır etmeden,şikayetlenmeden bir dönem atlattım,ilk defa bu kadar küçük bir yerleşim yerinde kaldığım halde...Siirt'in bile 100 binlik nüfusu vardı,burda taş çatlasın 10 bin....Maşallah bana...



Neyse efenim,ben fotoğraflarımı ekleyeyim,(neden bu kadar çok foto ekliyorum diye akıllara bir soru gelebilir,vallahi burda elimden başka bir hobi mobi gelmiyor,tek faaliyetim o...Sayfa boş kalmasın diye ekleyip duruyorum...Gerçi zaman zaman tekerrür ediyor fotoğraflar ama affola....),kaçayım,güya her gece olduğu gibi bu gece de erken yatıp erken kalkacaktım ben ama....

Yorumlar

Deli Anne dedi ki…
Fatmam aldım postanı:) çoook tuhaf oldum, çok iyi geldi. İ. hayret etti, biraz da kıskandı sanırım:)

öpüyorum canım
asılcano dedi ki…
kahve fincanı, tabağı ve çikolatasıyla çok şık.kar tanesini de ilk kez amatör bir fotocudan gördüm.gerçekten kartpostallardaki gibi.Yusuf'a Allah hayırlı sağlıklı sıhhatli uzun ömürler versin.Kütüphane resimlerine bayıldm.İst. İl Halk Küütüphanesine ne kdar çok benziyor rafların arasından.Kütüphaneleri özledim.Ben de üye olmak ama bu sefer okuyucu olarak gitmek istiyorum.İnşallah gideceğimiz yerde her hafta bu mekanlarda olacağım.
pinus dedi ki…
müminem,gidip de ulaşmaz diye korkmuştum..çok şükür..umarım gülmemişsindir resimlere...beceriksizliğimin ispatını kendi ellerimle yollamış oldum....
pinus dedi ki…
aslım,aslında senden dolayı da sevgim fazla kütüphanelere...ve ordayken de hep sen aklımdaydın..sanki rafların arasından sen çıkacaksın diye heyecan bile yaptım...
Ayşe'nin Kozası dedi ki…
Şimdi gördüm 28 ocakta istanbul yolcusuyum diyorsun...bende 26 ocakta
iki haftalığına ankara yolcusu:(((
kütüphane ve kış manzaraları ne çok yakışıyor birbirine! harika..

Bu blogdaki popüler yayınlar

B

Yeniden Başlayabilmek

evli evine,köylü köyüne...