Üçüncü Gün


Böyle sektirmeden yazmaya devam edersem okuyan herkes günlerimin nasıl da birbirine bu kadar benzediğini anlayacak. Bugün kayda değer olayımız Ağva'ya bisiklet binmek amaçlı gitmek olacaktı lakin hava yağışlı olunca evde pineklemek kaderimiz oldu. Ben de çocukları Mustafa'ya ısmarladıkça dizi izledim kaçak göçek.

Bilgisayar ardiyeden bozma odamda durduğu için ekranın gerisindeki pencereden karşı apartmana gözüm kayıyor sık sık. Binanın camları balkonları evde sürekli bir temizlik yapıldığı izlenimi veriyor.  Beni de haliyle hafakanlar basıyor. Nerdeyse ev eşyalarından mobilya ve beyaz eşya silkelenmedi. Çok önceleri bahsetmiştim mahalle baskısından. Ümraniye'de otururken de karşı komşu öyleydi. Her gün bir temizlik, cam silme, halı silkeleme, yorgan-battaniye günletme, koltuk minderlerini asma... Ağız tadıyla tembellik yapamıyordum, şimdi de bu binadakileri görünce kendi kendime batıyorum doğrusu. Hakkımı yemeyeyim ama çok güzel ev süpürürüm ve çok hızlı ev toplarım. Rekabete de açığım bu konuda. Fakat taşındığım zaman sildiğim camlara vicdan azabı duymadan bakmak istiyorum artık. Temizlik sinyali veren şeylerin bina dışına taşması yasaklanmalı bence toplumsal huzur için.

Çok şükür şuraya iki kelam yazacak malzemeyi de buldum. Ben dizimi seyre devam edeyim. Vesselam.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

B

Yeniden Başlayabilmek

evli evine,köylü köyüne...