Ayşecim, senin için yazıyorum bunu kısa da olsa. Tam telefonumun şarjı bitecekken ve aynı zamanda Candy Crush oynarken aklıma geldi buraya bir not düşmek. En azından başlamış olurum dedim ve hadi bismillah. Bugünü kendime boş gün ilan ettim, Almanca kursundan sonra Noel hediyesi için alışverişe gittim, sonra başka bir Almanca dersine girdim derken gece oldu bile. Kısa bir gece yürüyüşü ve sonrasında çocuklar uyuduktan sonra boş beleş işlerle beynimi lapalaştırdım ve şimdi uykuya hazırım. Sekiz saat Almanca’dan sonra kesinlikle iyi geliyor bütün bunlar. İçli pilav en sevdiğim yemeklerden ve kesinlikle aralık ayında pişirmeyi istediğim bir tarif. İnsanlar bu mevsimde tarçınlı zencefilli kurabiyeler düşerken ben pilav kovalıyorum. Esnemekten gözümü açamıyorum, o yüzden iyi geceler dileyip kısa keseyim bu faslı. Vesselam
Bazen bulunmak istemiyorum. Sanırım ayda bir bu ruh haline giriyorum. İnziva isteği de diyebiliriz ya da görünmezlik pelerinine bürünüp etrafa görünmeden yaşamaya devam etmek. Sabaha iyi başlamıştım, neden böyle oldum gene, bilmiyorum. Kendimi sakinleştirmenin bir yolunu bulmalıyım. Her ay bu çözümsüzlüğü yaşamayı göze alamam…Sakin ol ve bir bardak çay iç Fatma… Çay iç ve eski fotoğraflara bak Fatma… Ne göreceksin, ne hissedeceksin bakalım… Özlem... Alışkanlıklar… Sevdiğim bazı işler… Türkçe kitap okumak, saatlerce bir kitaba dalıp zamanı unutmak, bardağımdaki çayın soğuması ve Jelibon’un kucağımda derin bir uykuya dalması. Balkonda ardı ardına sigara içip Candy Crash oynamak… Gerçi özlediğim şey sigara değil de o andaki rahatlığım ve gafilliğim… Bıkana kadar fotoğraf çekmek… Bir yaprağa, minik bir çiçeğe ya da çocuklarımın bir mimiğine odaklanmak ve gene zamanı unutmak… İstediğim anda hareket edebilmek ve deniz kıyısında ya da ormanda olabilmek… Mevsimlerin değişimin...
Yalnızlık tek kişilik ve asla kaybolmuyor, eksilmiyor, o hep orada, içimde. Kimsenin varlığı yalnızlığımı gidermiyor, sadece birazcık şeffaflaşıyor yalnızlığım. Herkes bir yerde kapısını kapatıyor ve ben şaşkın bir suratla bakıyorum kapanan kapıya. Halbuki az önce üzgünüm demiştim, nasıl olduğumu sor istemiştim. İfade edecek kelimelerim ve dilim yok, bunu başka bir dille anlatmak mümkün değil ama nasılsın, ne oldu denilmesi bile yumuşatacaktı beni. Kimse okusun istemiyorum yazdıklarımı. Bir kuyum olsun istiyorum, içine içine bağırayım, ağlayayım, kendi sesimin yankısı teselli etsin beni. Gözyaşlarımla besleyeyeyim onu, yansımamı göreyim onda. Keşke bir çığlık gibi kopabilsem kendimden. Bitse keşke herşey.
Yorumlar
Maşallah Aslı Şimal hanıma pek bir büyümüş.
Ismini cok sevdim ben bu kizin:)